MÜMDER Yönetim Kurulu Başkanı Adem Ceylan konferans öncesi yaptığı konuşmada, burs çalışmalarının tamamlanarak dağıtımlarının gerçekleştiğini belirtti. Hamilik projesine de değinen Ceylan, bu eğitim dönemi için 10 öğrencinin projeye dahil edildiği bildirdi. Geçen dönem ilkini gerçekleştirdikleri Kudüs Rehberi Yetiştirme Projesi'nin bu yıl da devam edeceğini söyleyen Ceylan, bu yılki programın Gençlik ve Spor Bakanlığı desteği ile gerçekleşeceğini belirterek İdlib Marmara Okulu Projesiyle ilgili bilgi verdi. MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan konuşmasına üniversitelerin iş dünyası ve toplumlar için ne kadar önemli olduğundan bahsederek başladı. Erdemli ve ahlaklı bir nesil yetiştirme noktasında üniversitelerden MÜSİAD olarak beklentilerinin bulunduğunu belirten Kaan, gençlerin dinamik ve yeniliğe açık zihinlerini bir hazine gibi gördüklerini söyledi.
Faiz konusunda bilgilendirmede bulunan Abdurrahman Kaan, “İnsan fıtratıyla ters düşmeyen, varoluş amacıyla çatışmayan, ekonomik kalkınma ve refahı sağlayacak olan sistem, faizsiz ekonomik sistemdir” dedi. Dünya kaynaklarının %40'ına İslam ülkelerinin sahip olduğunu ama istenilen kalkınma hamlesinin bir türlü gerçekleşmediğini söyleyen Kaan, İslam ülkelerinin dünya gelirlerinden aldığı payın %9 civarında olduğunu belirtti. Bu duruma; elimizdeki doğal kaynakların yeterince değerlendirilememesinin sebep olduğuna dikkat çeken Kaan, bunun temel nedenini ise teknolojik gelişmelerde diğer ülkelere nazaran geride bulunmamız olarak gösterdi. Kaan, İslam ülkelerinin kendi aralarında yaptığı ticaretin %2 düzeylerinde gerçekleştiğini ve yaklaşık 600 milyar doların Müslüman olmayan ülkelere aktığını belirtti. "Bir devletin temel ihtiyacı; istihdam sağlayacak genç nüfustur." diyen Kaan, İslam ülkelerinin genç nüfus yapısı ve nüfus artış hızının bir avantaj sağladığını ve Türkiye için bu durumun önümüzdeki 20-25 sene içinde çok büyük bir fırsata dönüşeceğini belirtti.
Geleneksel finans sisteminin sık sık kriz ürettiğine de değinen Kaan, “Gerçek büyümeyi sağlayacak sistemin; katılım finansman modeli olduğunu düşünüyoruz. Katılım finansında diğerinde olmayan kar zarar ortaklığının olması, tasarruf sahiplerinin birikimlerinin korunması, fonların daha etkin bir şekilde yatırıma aktarılması ve böylece sürdürülebilir bir büyüme sürecinin desteklenmesi katılım finansmanın en belirgin özellikleridir. Bizlerin döngüyü para eksenli değil; mal, hizmetler, iş gücü ve refah ekseninde yeniden inşaa etmeye ihtiyacımız var. Finansın temel kavramlarının ve insani yanının tekrar düşünülmesi gerekmektedir. İnsani değerleri finansal değerlerin üzerinde tutan, toplumun kazancını bireyin kazancından üstün tutan, sömüren, tüketen ve yok eden değil yaşatan, üreten ve sürdüren sistemler kuran bir yapıya ihtiyacımız var. Paranın ne iş yapığını bilen, üreticiyi, ürün ve süreci destekleyen insani finans temelinde sistemler kurmalıyız” şeklinde konuştu.